Re: [American Gods] Oral- Hayır, Oryantasyon
Posted: 03 Sep 2025, 13:59
Devils'in hareketleri, tahmin ettiğim gibi ilerliyor. Sophia, bu davayı kendi başına açmak zorunda kalmış, Devils ona bir şey söylememiş. Ashley'nin ölümünden sonra, bir daha ona hiç ulaşmamışlar. Sadece çocuğuna bakabilmek için bana bu davayı açmış, muhtemelen benden alacağı para ile bir şeyler yapmayı deneyecekti. Devils'in kendi çetesine sahip çıkmamasını anlamıyorum. Özellikle bu işlerin içerisinde iken, çeteler kendi üyelerine kim olursa olsunlar, sahip çıkmalılar. Sophia'yı önemsemeyeceklerini biliyordum, onlar böyle bir çete, işlerine gelene kadar çok sertler, ama işlerine gelmedikleri zaman bir jelibon gibi yumuşak bir hale geliyorlar. Bu kadına umut vermiş olmak beni sevindiriyor, birisini yarı yolda bırakacak değilim. Üstelik, böylesine zor bir durumda kalmışsa ve ortada masum bir çocuk varsa. Benim yanımda olana, her zaman sahip çıkacağım.
American Gods, böyle bir çete işte. Yanındakini kollayan, sırtını güvenle dostuna yaslayan.
Kadına söylediğim her şey bittiğinde, arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan iletişime geçeceğini söylemesine rağmen dönmedim ve arabaya yürümeye devam ettim, ancak John'un arkasını tekrardan dönmesiyle birlikte sadece gülümsedim. Bu kadar yumuşak da olmamalıydı. Ona verilmesi gereken bir ton eğitim vardı belli ki. Rolls-Royce'un kapısını açıp içeri geçtiğim gibi, alnımı ovuşturdum işaret ve baş parmağımla birlikte. Sonrasında Yousef'in yola çıkmasıyla birlikte söze girdim John'a karşı.
"Orada sorduğum soruya, kısmen doğru bir cevap verdin." Dedim. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra söze girdim. "Şartlar bazen çok zor olacak. Ortada masum bir çocuk olması, işimizi çok zorlaştırdı." Sol işaret parmağımı havaya kaldırdım. "İlk düşünmen gereken, senin düşmanın kim? Düşmanın bu durumlarda ne yapıyor, çok iyi tanımalısın. Ortada masum bir çocuk olması, kadının ne yapacağını değiştirmeyebilir, çünkü düşmanın böyle şeyleri önüne engel olması için koymuş olabilir. Ben, Devils'i tanıdığım için böyle bir harekete kalkıştım. O kadını ortada bırakacaklarını iyi biliyordum, eğer davayı onlar açtırmış olsaydı kadını ve çocuğunu kaçıracaktım. O zaman da, kaçırdığım anda gözden çıkardıklarını kanıtlayacaktım." İşaret parmağımı indirdim. Elimi dizimin üstüne koydum. "Önce düşmanının ne yapacağını bil, sonrasında diğer durumları değerlendir. Her ne kadar ortada zarar görmesini istemediğimiz kişiler olsa da, önceliğin çeten olmalı. Çetenin iyiliği, her şeyden önemlidir." Bence alması gereken dersi aldı diye düşünüyordum. Yine de üstüne konuşmak isterse, daha fazlasını da anlatabilirdim.
Bir süre sonra, Miami'nin tehlikeli bölgelerinden birine giriş yapmıştık. Sanırım bu Tony denen eleman başımıza iş açacak birisiydi. Muhtemelen, ortalığın birbirine karışacağı yer burası olacaktı ve Sophia gibi sonuçlanmayacaktı. Tony'nin evinin önüne geldiğimiz anda John'un sözlerine karşılık, "Ortalığı karıştırmamaya çalışacağız, ama karışırsa önceliğimiz Yousef'i korumak." dedim. Panjurların içerisinde gördüğüm el, hızla perdeyi çekip kapamıştı. Tony ona geleceğimizi biliyor olmalıydı. Zili çaldığımızda, bir ses, bir hareket yoktu, John bana dönüp açmayı teklif ettiğinde, arka taraftan duyduğum ince gıcırdama sesiyle birlikte kulaklarım dikeldi. İşaret parmağımı dudaklarıma götürüp 'Sus' işareti yaptıktan sonra, aynı elimin baş parmağıyla kapıyı işaret ederek açmasını söyledim sessizce, benim de arkaya gideceğimi belirttim. Arkaya gitmek basitti, gücümün az bir kısmını ayaklarımın altında toplayacak ve zıplayacaktım, sonra gücü kesmeyerek evin tepesinde koşturarak arkaya varacaktım. Muhtemelen birkaç saniyemi almazdı. John tamam olduktan sonra, hızla harekete geçecektim.
American Gods, böyle bir çete işte. Yanındakini kollayan, sırtını güvenle dostuna yaslayan.
Kadına söylediğim her şey bittiğinde, arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan iletişime geçeceğini söylemesine rağmen dönmedim ve arabaya yürümeye devam ettim, ancak John'un arkasını tekrardan dönmesiyle birlikte sadece gülümsedim. Bu kadar yumuşak da olmamalıydı. Ona verilmesi gereken bir ton eğitim vardı belli ki. Rolls-Royce'un kapısını açıp içeri geçtiğim gibi, alnımı ovuşturdum işaret ve baş parmağımla birlikte. Sonrasında Yousef'in yola çıkmasıyla birlikte söze girdim John'a karşı.
"Orada sorduğum soruya, kısmen doğru bir cevap verdin." Dedim. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra söze girdim. "Şartlar bazen çok zor olacak. Ortada masum bir çocuk olması, işimizi çok zorlaştırdı." Sol işaret parmağımı havaya kaldırdım. "İlk düşünmen gereken, senin düşmanın kim? Düşmanın bu durumlarda ne yapıyor, çok iyi tanımalısın. Ortada masum bir çocuk olması, kadının ne yapacağını değiştirmeyebilir, çünkü düşmanın böyle şeyleri önüne engel olması için koymuş olabilir. Ben, Devils'i tanıdığım için böyle bir harekete kalkıştım. O kadını ortada bırakacaklarını iyi biliyordum, eğer davayı onlar açtırmış olsaydı kadını ve çocuğunu kaçıracaktım. O zaman da, kaçırdığım anda gözden çıkardıklarını kanıtlayacaktım." İşaret parmağımı indirdim. Elimi dizimin üstüne koydum. "Önce düşmanının ne yapacağını bil, sonrasında diğer durumları değerlendir. Her ne kadar ortada zarar görmesini istemediğimiz kişiler olsa da, önceliğin çeten olmalı. Çetenin iyiliği, her şeyden önemlidir." Bence alması gereken dersi aldı diye düşünüyordum. Yine de üstüne konuşmak isterse, daha fazlasını da anlatabilirdim.
Bir süre sonra, Miami'nin tehlikeli bölgelerinden birine giriş yapmıştık. Sanırım bu Tony denen eleman başımıza iş açacak birisiydi. Muhtemelen, ortalığın birbirine karışacağı yer burası olacaktı ve Sophia gibi sonuçlanmayacaktı. Tony'nin evinin önüne geldiğimiz anda John'un sözlerine karşılık, "Ortalığı karıştırmamaya çalışacağız, ama karışırsa önceliğimiz Yousef'i korumak." dedim. Panjurların içerisinde gördüğüm el, hızla perdeyi çekip kapamıştı. Tony ona geleceğimizi biliyor olmalıydı. Zili çaldığımızda, bir ses, bir hareket yoktu, John bana dönüp açmayı teklif ettiğinde, arka taraftan duyduğum ince gıcırdama sesiyle birlikte kulaklarım dikeldi. İşaret parmağımı dudaklarıma götürüp 'Sus' işareti yaptıktan sonra, aynı elimin baş parmağıyla kapıyı işaret ederek açmasını söyledim sessizce, benim de arkaya gideceğimi belirttim. Arkaya gitmek basitti, gücümün az bir kısmını ayaklarımın altında toplayacak ve zıplayacaktım, sonra gücü kesmeyerek evin tepesinde koşturarak arkaya varacaktım. Muhtemelen birkaç saniyemi almazdı. John tamam olduktan sonra, hızla harekete geçecektim.