"Geç otur şöyle Robbie, rahatına bak."
Parmağıyla barın köşesindeki kanepeyi işaret etti yüzünde hınzır bir gülümsemeyle. "Standart bir prosedür, endişe etmene gerek yok. İyi bi' çocuk musun ve şirinleri görebilecek misin diye yoklayacağım sadece. Sonra zaten burada eğitimine başlarız. Seni bizzat ben eğitmek isterim. Hep öğretmen olmak istemiştim biliyor musun?" Saçını savururken flörtöz bir kahkaha patlattı. "Bilmiyorsun çünkü şu an götümden üfürdüm. Ama Hazel hocam lafı çok seksi geliyor kulağa he. Kokuşmuş John'un çırağı olmaktan iyidir bencesi."
Wild Panda'nın Ashley karısının çetesi yüzünden yanıp yıkılışının üzerinden birkaç gün geçmişti. Henüz renovasyon işlemleri tam olarak bitmemişti ancak yavaş yavaş sonuna yaklaşılıyordu. Bu süreçte yıpranan eşyaların yenileriyle değişmesi, bi' ton para harcanması filan gerekmişti. Maaşından kesilmediği sürece Hazel'ın umurunda bile değildi. Bu tip işlerle Patron ilgileniyordu zaten. Ağır eşyaları kaldırıp taşımak da onun sorumluluğundaydı. Hazel böyle şeylere dokunmazdı. Tırnakları bozulurdu sonra. Beli filan ağrırdı. Hiç gelemezdi öyle şeylere. Tüm bu tamir tadilat işlerinde John ve Patron deli gibi çalışırlarken Hazel yalnızca yanında taşıdığı el konsolu ile dövüş oyunları oynamıştı. Tabi bu süreçte Robert'ın oryantasyon işleri de askıya alınmıştı. Onu hemen getir götürde kullanmak zorunda kalmışlardı. Ancak şimdi bir fırsat bulabilmişlerdi de Hazel'ın parlama zamanı gelmişti.
"Bak şimdi aşkitosu, biraz beynin dalgalanır gibi hissedebilirsin ama bir şey olmayacak. Bir girip yoklayıp çıkacağım. Kötü bir şeyler yapmayacağım, oki?" Bu işlem her seferinde ona ayrı bir haz verdiği için heyecanla poposunu iki yana salladı. "Gözlerime direkt baksan yeter." Robert'ın geçmişini, kötü bir niyeti olup olmadığını, Ashley ile alakasını ve ajan olup olmadığını öğrenecekti Bio-Hack kullanarak. Eğer temiz çıkarsa onu bara alıştırmak, bardaki görevini öğretmek, ekibe uyum sağlamasını sağlamak vs. vs. ıvır zıvır işler kalıyordu. Chris'ten beridir yeni bir Tanrı üyeleri olmamıştı. John the Drifter sayılmazdı. Hazel ismini her duyduğunda ona devamlı olarak sataşıyordu. James ile bu konuda partners in crime olmuşlardı. "Patrooaaağğğn bana şöyle ferahlatıcı güzel bir kokteyl hazırlar mısıııın Bio-Hack yapmak çok yorucu oluyor hüüü zavallı ben." diye Patron'a seslendi oldukça dramatik bir ses tonuyla.
Bar tezgahının üzerindeki müzik çaları kullanarak sevdiği şarkılardan birisini açtı. Arkada gürültü olduğunda daha iyi çalışıyordu.
"Başlayalım o zaman."
Parmağıyla barın köşesindeki kanepeyi işaret etti yüzünde hınzır bir gülümsemeyle. "Standart bir prosedür, endişe etmene gerek yok. İyi bi' çocuk musun ve şirinleri görebilecek misin diye yoklayacağım sadece. Sonra zaten burada eğitimine başlarız. Seni bizzat ben eğitmek isterim. Hep öğretmen olmak istemiştim biliyor musun?" Saçını savururken flörtöz bir kahkaha patlattı. "Bilmiyorsun çünkü şu an götümden üfürdüm. Ama Hazel hocam lafı çok seksi geliyor kulağa he. Kokuşmuş John'un çırağı olmaktan iyidir bencesi."
Wild Panda'nın Ashley karısının çetesi yüzünden yanıp yıkılışının üzerinden birkaç gün geçmişti. Henüz renovasyon işlemleri tam olarak bitmemişti ancak yavaş yavaş sonuna yaklaşılıyordu. Bu süreçte yıpranan eşyaların yenileriyle değişmesi, bi' ton para harcanması filan gerekmişti. Maaşından kesilmediği sürece Hazel'ın umurunda bile değildi. Bu tip işlerle Patron ilgileniyordu zaten. Ağır eşyaları kaldırıp taşımak da onun sorumluluğundaydı. Hazel böyle şeylere dokunmazdı. Tırnakları bozulurdu sonra. Beli filan ağrırdı. Hiç gelemezdi öyle şeylere. Tüm bu tamir tadilat işlerinde John ve Patron deli gibi çalışırlarken Hazel yalnızca yanında taşıdığı el konsolu ile dövüş oyunları oynamıştı. Tabi bu süreçte Robert'ın oryantasyon işleri de askıya alınmıştı. Onu hemen getir götürde kullanmak zorunda kalmışlardı. Ancak şimdi bir fırsat bulabilmişlerdi de Hazel'ın parlama zamanı gelmişti.
"Bak şimdi aşkitosu, biraz beynin dalgalanır gibi hissedebilirsin ama bir şey olmayacak. Bir girip yoklayıp çıkacağım. Kötü bir şeyler yapmayacağım, oki?" Bu işlem her seferinde ona ayrı bir haz verdiği için heyecanla poposunu iki yana salladı. "Gözlerime direkt baksan yeter." Robert'ın geçmişini, kötü bir niyeti olup olmadığını, Ashley ile alakasını ve ajan olup olmadığını öğrenecekti Bio-Hack kullanarak. Eğer temiz çıkarsa onu bara alıştırmak, bardaki görevini öğretmek, ekibe uyum sağlamasını sağlamak vs. vs. ıvır zıvır işler kalıyordu. Chris'ten beridir yeni bir Tanrı üyeleri olmamıştı. John the Drifter sayılmazdı. Hazel ismini her duyduğunda ona devamlı olarak sataşıyordu. James ile bu konuda partners in crime olmuşlardı. "Patrooaaağğğn bana şöyle ferahlatıcı güzel bir kokteyl hazırlar mısıııın Bio-Hack yapmak çok yorucu oluyor hüüü zavallı ben." diye Patron'a seslendi oldukça dramatik bir ses tonuyla.
Bar tezgahının üzerindeki müzik çaları kullanarak sevdiği şarkılardan birisini açtı. Arkada gürültü olduğunda daha iyi çalışıyordu.
"Başlayalım o zaman."