Elizabeth’in içeri girdiğini anladığımda tereddütle ellerimi havaya kaldırıp ağır ağır yüzümü ona dönüyordum. Bana olan sözüne karşılık iki saniyelik donuşumun ardından ellerimi indirmeden başımı hafifçe yana büküp otuz iki diş neşeli sırıtışla cevabımı vermiş oluyordum ona. Ardından Gabrielle’in yanına ilerlemeye başladığında ellerimi yavaşça indirip aradaki boşluğa düşmemeye de çalışarak tezgâha genişçe sırtımı dayıyordum. Gabrielle’in hareketlenmesiyle bakışlarımı ona çevirirken kulaklığımı iyice gevşetiyordum. Nasılsa bir süre daha kullanamayacağım kesinleşmişti. Gabrielle işbirliğini kanıtlamamız gerektiğini bunun için de işin Elizabeth’in ellerinden öptüğünü söylediğinde işaret parmağımla Elizabeth’i işaret edip yarı alaycı tonda “Haha!” diyerek tutamamıştım kendimi. Onun ardından konu bana yaklaşıyorken elimi indiremeden donup kalmış gözlerim açılmış ve acaba ne ürkütücü görev çıkacak diye bir endişe kaplamıştı zihnimi. Derken dikkat dağıtma görevi verildiğinde çözülüveriyordum. Dikkat dağıtmaktan fazlasını da yapabilirdim. Kolay iş.
Geveze John detay istiyordu. Gabrielle ise buna kızmış gibiydi. Geçmişin tecrübelerinden kızması normaldi tabi. Yüzümde hafif bir tebessüm olanları takip ediyordum. Bir an dikkatim masayı yumruklayan Hazel’a kaysa da iki saattir bir şey oynuyordu zaten diye pek sallamamıştım. Ama hemen ardından ne oynadığını merak edip yaklaşmak istesem de tabureyi gizlice kaydıramayacağımdan olduğum yerde kalmıştım. Bir şeyler konuşuluyorken çok da ortalığı dağıtmak istemiyordum çünkü. Plan anlatıldıktan sonra yapmam gerekeni sanırım anlamıştım. Ashley’i yememem gerekiyordu. Herkesin ne yapacağı belli olduktan sonra James ayağa kalkıyor ve Gabrielle’in Asyley’in gelecek planının V’nin planı karşısında ne kadar boşta kalacağını vurguluyordu. O ise hala planını pazarlamaktan yana V’ye sorusunu sormuştu. Bundan sonrasında pek şaşıracağımı düşünmesem de o sırada kapı çalınmasıyla sonucu görmek için biraz daha beklemem gerektiğini anlamıştım. Pizzalar gelmişti. İhtiyacım olmadığından tadına bakmak için bir ısırık alsam yeterdi benim için. Çocukluğumdan beri aynı şeyi yaşadığım için herkes yerken aç aç bekliyor görünümü vermek benim için etkileyici bir durum değildi elbette ancak yine de yemeğin tadını alabiliyor olmak güzeldi.
James’in banyo duyurusunun ardından John’un tepkisine karşı bir anda ciddiyetimi takınıp derin düşüncelerle “Banyo iki saat servis dışı demek...” ardından kafamı manidar şekilde iki yana sallayıp “Üzerine laf söylemeyeceğim. Duyarsa gerekliliğiyle ilgili gelip kafamı becermesini istemiyorum” diyordum. Onun ardından V kokteyl dolu bardağı Hazel’a uzatmıştı. Kokteylden çok V’nin sonraki giriştiği hamleye odaklanıyordum. Tezgahı siliyordu. Acaba pizza kırıntısı bırakmış mıydım diye masaya bakıp minik un tozlarının olduğunu gördüm. Kaçamak gözlerle etrafı kestikten sonra elimle şöyle hızlı hızlı yere süpürüp hiçbir şey yaşanmamış gibi önceki tavrıma döndüm. Bu sırada konuşmasını sürdüren V’ye odaklanırken sözlerinin başını kaçırdığımı fark etmiştim. Bir şey olmazdı ya ne olacak? Tekrar sormaya uğraşamayacağım. Motorla gidecekmişiz. Güzeeeel.
Ben şimdiden motor aksiyon hayallerine dalmışken bizim fikrimizi sorduğunda bir anda bir ürperti gelmişti. İmdadıma yetişen Hazel konuşmaya başladıkça az önce kaçırdığım konuyu da yakalamış olmuştum. Hukuki yollara gerek yokmuş. Vurdulu kırdılı girip bitirelim işlerini, onlar mesajı alırlar mantığıyla temiz bir plan yapmıştı. Beğenmiştim aslında. V’nin ciddiyeti üzerine birkaç saniye zihnime toparlanma süresi verdikten sonra pek benlik olmayan bir ciddiyet takınmıştım. V’nin boyu yüzünden oturduğum yerden ayağa kalkma zahmetine girmemiştim. “Bu konuyu daha sonra daha derinlemesine konuşmamızın gerektiğini düşünüyorum ancak şimdilik dinlemenizi istediğim başlıklar var. Birincisi, bu zamanları uzun yıllardır bekledik ve o zamandan bugüne topladığım ruhlar yalnızca düşmanlardan ve açlıktan zayıf düşmemekten dolayıydı. Bundan sonrası için daha fazlasına ihtiyaç olabilir, buna karşı bir şeyler yapılması gerekebilir. Aklımdakini söylemenin yeri değil. İkinci olarak V’nin giderek ön plana çıkacak olması. Bu bozuk çarın güvenliğini sürekli Hazel’ın korumasına bırakamayız, bize de görevler düşecek. Üçüncüsü…” dedikten sonra duraksıyor ve elimle düşüncelerimi defedip “Neyse ne göreceğiz işte…” dedikten sonra ciddiyetimi bozuyordum. “Süreç hukuki işlerse daha profesyonel davrandığımız için daha fazla dikkat çekebiliriz. Basit çete savaşı gibi görünse daha iyi sanki… Bilmiyorum, size kalmış” diyordum.
Geveze John detay istiyordu. Gabrielle ise buna kızmış gibiydi. Geçmişin tecrübelerinden kızması normaldi tabi. Yüzümde hafif bir tebessüm olanları takip ediyordum. Bir an dikkatim masayı yumruklayan Hazel’a kaysa da iki saattir bir şey oynuyordu zaten diye pek sallamamıştım. Ama hemen ardından ne oynadığını merak edip yaklaşmak istesem de tabureyi gizlice kaydıramayacağımdan olduğum yerde kalmıştım. Bir şeyler konuşuluyorken çok da ortalığı dağıtmak istemiyordum çünkü. Plan anlatıldıktan sonra yapmam gerekeni sanırım anlamıştım. Ashley’i yememem gerekiyordu. Herkesin ne yapacağı belli olduktan sonra James ayağa kalkıyor ve Gabrielle’in Asyley’in gelecek planının V’nin planı karşısında ne kadar boşta kalacağını vurguluyordu. O ise hala planını pazarlamaktan yana V’ye sorusunu sormuştu. Bundan sonrasında pek şaşıracağımı düşünmesem de o sırada kapı çalınmasıyla sonucu görmek için biraz daha beklemem gerektiğini anlamıştım. Pizzalar gelmişti. İhtiyacım olmadığından tadına bakmak için bir ısırık alsam yeterdi benim için. Çocukluğumdan beri aynı şeyi yaşadığım için herkes yerken aç aç bekliyor görünümü vermek benim için etkileyici bir durum değildi elbette ancak yine de yemeğin tadını alabiliyor olmak güzeldi.
James’in banyo duyurusunun ardından John’un tepkisine karşı bir anda ciddiyetimi takınıp derin düşüncelerle “Banyo iki saat servis dışı demek...” ardından kafamı manidar şekilde iki yana sallayıp “Üzerine laf söylemeyeceğim. Duyarsa gerekliliğiyle ilgili gelip kafamı becermesini istemiyorum” diyordum. Onun ardından V kokteyl dolu bardağı Hazel’a uzatmıştı. Kokteylden çok V’nin sonraki giriştiği hamleye odaklanıyordum. Tezgahı siliyordu. Acaba pizza kırıntısı bırakmış mıydım diye masaya bakıp minik un tozlarının olduğunu gördüm. Kaçamak gözlerle etrafı kestikten sonra elimle şöyle hızlı hızlı yere süpürüp hiçbir şey yaşanmamış gibi önceki tavrıma döndüm. Bu sırada konuşmasını sürdüren V’ye odaklanırken sözlerinin başını kaçırdığımı fark etmiştim. Bir şey olmazdı ya ne olacak? Tekrar sormaya uğraşamayacağım. Motorla gidecekmişiz. Güzeeeel.
Ben şimdiden motor aksiyon hayallerine dalmışken bizim fikrimizi sorduğunda bir anda bir ürperti gelmişti. İmdadıma yetişen Hazel konuşmaya başladıkça az önce kaçırdığım konuyu da yakalamış olmuştum. Hukuki yollara gerek yokmuş. Vurdulu kırdılı girip bitirelim işlerini, onlar mesajı alırlar mantığıyla temiz bir plan yapmıştı. Beğenmiştim aslında. V’nin ciddiyeti üzerine birkaç saniye zihnime toparlanma süresi verdikten sonra pek benlik olmayan bir ciddiyet takınmıştım. V’nin boyu yüzünden oturduğum yerden ayağa kalkma zahmetine girmemiştim. “Bu konuyu daha sonra daha derinlemesine konuşmamızın gerektiğini düşünüyorum ancak şimdilik dinlemenizi istediğim başlıklar var. Birincisi, bu zamanları uzun yıllardır bekledik ve o zamandan bugüne topladığım ruhlar yalnızca düşmanlardan ve açlıktan zayıf düşmemekten dolayıydı. Bundan sonrası için daha fazlasına ihtiyaç olabilir, buna karşı bir şeyler yapılması gerekebilir. Aklımdakini söylemenin yeri değil. İkinci olarak V’nin giderek ön plana çıkacak olması. Bu bozuk çarın güvenliğini sürekli Hazel’ın korumasına bırakamayız, bize de görevler düşecek. Üçüncüsü…” dedikten sonra duraksıyor ve elimle düşüncelerimi defedip “Neyse ne göreceğiz işte…” dedikten sonra ciddiyetimi bozuyordum. “Süreç hukuki işlerse daha profesyonel davrandığımız için daha fazla dikkat çekebiliriz. Basit çete savaşı gibi görünse daha iyi sanki… Bilmiyorum, size kalmış” diyordum.